31 Aralık 2018 Pazartesi

ARAZİ SEÇİMİ

Denize ve şehre yakın,
modern hayatın tüm nimetlerinden faydalanırken aynı anda doğayla iç içe bir yaşam sürmeyi kim istemez ki?
Üstelik yaş kemale ermiş, çocuklar büyüyüp evden uzaklaşmış, köroğlu ve ayvaz gibi eşinizle birlikte yapayalnız kalmışken.
Evde şebeke suyu olsun ki bahçeyi sulamak sıkıntılı olmasın. Hatta doğal gaz olsun, mutfakta ve ısınmada sorun yaşamayalım. Hastaneye, postaneye, bankalara hatta AVM'lere yakın olsun ki ihtiyacımız olduğunda hemen ulaşalım.
Şaka şaka...
Halen oturduğumuz ev zaten bu özellikleri taşıyor. Ekebileceğim 20 m2 bahçe de var. Üstelik Sinop halk pazarları tıka basa mevsimin köy ürünleriyle dolu. Köy yoğurdu, kendi yaptığımız peynir, tarhana, erişte, turşular, yabandan topladığımız meyvelerle yaptığımız reçeller, marmelatlar, meyve suları, her mevsim topladığımız mantarlar soframızdan eksik olmuyor.
Pek çoğunuzun "daha ne istiyorsun be adam" dediğini duyar gibi oldum :)
Ne mi istiyorum?
Daha bağımsız bir yaşam istiyorum mesela...
Teknolojiye ve dayatılmış yaşam tarzına mahkum olmak istemiyorum.
Mesela toprakla uğraşmak, sebze yetiştirmek, peynir, turşu vs. yapmak istiyorum.

Mesela; Emekli olduğumuzda zamanı nasıl geçireceğiz?
TV seyrederek? Sosyal medyada takılarak? Parkta yürüyüş yaparak? Sabahları Yalı Kahvesi'nde Sarıkadir'den aldığımız karper peynir ve Sönmez Simit'ten aldığımız çıtır simit ile kahvaltı yaparak? Yeni bir iş kurup çalışarak? Çocuklardan birinin yaşadığı şehre taşınıp torun bakarak?
Herkes emekliliğini bu seçeneklerden biriyle devam ettiren birilerini mutlaka tanıyordur. Sizce bu sürdürülebilir ve etkin bir yaşam mı?
Yeterince dingin mi?
Ulaşımı kolay, havası temiz, kalabalıklardan uzak, meyve sebze, belki bir kaç tavuk yetiştirebileceğimiz, suyunu kendi içindeki kuyudan sağlayan, kuzine ile ısınıp yemek pişirilen bir kaçamak mekanımız olsa, daha bağımsız, daha dingin bir yaşam olmaz mı?
İşte biz olsun diye düşündük.
Bakın, yavaş yavaş arazi seçiminde dikkat edeceğimiz kriterler ortaya çıkmaya başladı bile.
Ulaşımı kolay olacak
Havası temiz olacak
Kalabalıklardan uzak olacak
Meyve - sebze yetiştirilebilecek
Küçük çaplı hayvan beslenebilecek
Doğal bir su kaynağına sahip olacak...
İlk üç kriter ile arazinin şehre ve ana yollara göre konumunu belirlemiş olduk.
Havası temiz ve istediğimiz çoğu meyve sebzeyi zorlanmadan yetiştirebileceğimiz bir arazi bulmak biraz bilgi, biraz para biraz da şans işi. Biz aklımız erdiğince bize yol gösteren gerekli bilgiyi aktarmaya çalışalım.
Deniz kenarındaki düz araziler, bir bina ve süs bitkilerinden oluşan bir bahçe kurmak için gayet uygundur. Fakat deniz etkisi nedeniyle "önlem" almazsanız meyve ağaçlarınız düzensiz ve az meyve verir, sebzeleriniz de sık sık mantariyel hastalıklarla boğuşur. Yani ya gerçek bir üretim yapamayacak ya da alacağınız "önlemler" nedeniyle yetiştireceğiniz ürünler manavdan alabileceğiniz ilaçlı mücadele mağduru, hibrit ve hormonlu ürünlerden farklı olmayacaktır.
Denizden fazla uzak olmayan 200-300 rakımlı, biraz eğimli ve güneye bakan bir arazi hem yetiştireceğimiz ürünler hem de bizim için daha uygundur. Zira Karadeniz bölgesinden söz ediyoruz. Denizden fazla içeride ve daha yüksek rakımlı yerlerde kış uzun ve soğuk geçer. Marmara bölgesi için de durum aynıdır. Ege ve Akdeniz kıyılarında denize daha yakın, hatta tam tersi 800 m rakıma kadar olan alanlar uygun olabilir. İç bölgelerde taban suyu yüksek olmayan, derin topraklı, düşük eğimli ama mutlaka güneye bakan bir arazi yaşam açısından daha uygundur.
Kış ve dağ hayatını seveneler ve bizim gibi bir Akdeniz bahçesi kurup, zeytin, limon dahil ılıman iklim bitkileri yetiştirmek istemeyenler kışların uzun sürdüğü soğuk bölgelerde yer seçebilirler. Uzun süre burada kalmak istiyorsanız, sürdürülebilir ve bağımsız bir yaşam için yöreye uygun tarım ve hayvancılık bilgilerini edinmelisiniz. Belki bahçenizde limon, mandalina, zeytin, 12 ay taze sebze ve meyve olmaz ama, yazın bolca yetiştirip, kurutma, dondurma, pekmez, reçel, turşu, konserve teknikleri ile muhafaza altına alarak yıl boyu yetiştirdiğiniz ürünlerden faydalanabilirsiniz.
Kuytu, alçak, bataklık alanlara yakın arazilerde nem, don, sıcak ve soğuk dışında aşırı gelişen börtü böcek ve haşeratla uğraşmak zorunda kalabilirsiniz.

Arazi seçerken eski hatta antik yerleşim yerlerini baz alın. Eskiler doğa ile daha barışık, daha az mücadele ve daha fazla ortaklık içinde yaşamışlar. Hangi bilgiye ve teknolojiye sahip olursanız olun, "doğaya rağmen" iyi ve rahat bir yerleşim yeri bulamazsınız.
Aklımızdan geçen bu ve benzeri pek çok konuyu dikkate alarak, oradan her geçişimizde "tam yaşanacak yer" dediğimiz bir köyün eski yerleşim alanında bir arazinin parsellenip satışa çıkartıldığını duyunca... işte beklediğimiz fırsat diyerek, güneydoğuya doğru cepheli, 8 km uzaktan Karadeniz'e bakan, güney ve güneybatısında Dıranaz Dağları manzaralı bir arazide karar kıldık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Domates ve Biberlerde Çiçek Burnu Çürüklüğünü Yönetmek

  Domates, biber ve patlıcanlarında "Blossom End Rot ( BER )" sorunuyla sık sık karşı karşıya kalıyoruz. BER, meyvenin çiçek ucun...